supreme ne demek

Supreme: En Üstün, En Yüksek, En İyi

İngilizce Anlamı:

  • En yüksek veya en üst düzeyde olan
  • En büyük veya en önemli olan
  • En iyi veya en mükemmel olan
  • En güçlü veya en etkili olan
  • En yetkili veya en üstün olan

Türkçe Anlamı:

  • En üstün, en yüksek, en iyi
  • En büyük, en önemli
  • En mükemmel, en iyi
  • En güçlü, en etkili
  • En yetkili, en üstün

Örnekler:

  • The Supreme Court is the highest court in the land. (Yüksek Mahkeme ülkenin en yüksek mahkemesidir.)
  • The President is the supreme commander of the armed forces. (Başkan, silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır.)
  • The supreme goal of life is happiness. (Hayatın en yüce amacı mutluluktur.)
  • The supreme sacrifice is to die for one’s country. (En büyük fedakarlık, ülkesi için ölmektir.)
  • The supreme authority in the Church is the Pope. (Kilise’deki en yüksek otorite Papa’dır.)

Supreme kelimesinin kökeni:

Supreme kelimesi, Latince “super” (üst) ve “remus” (kürek) kelimelerinden türemiştir. Kürek, eski zamanlarda en üst düzeydeki yetkililerin kullandığı bir semboltü. Bu nedenle, supreme kelimesi zamanla “en üstün, en yüksek, en iyi” anlamlarını kazanmıştır.

Supreme kelimesinin kullanımı:

Supreme kelimesi, genellikle olumlu bir anlamda kullanılır. Ancak, bazı durumlarda olumsuz bir anlamda da kullanılabilir. Örneğin, “supreme ego” (aşırı ego) veya “supreme arrogance” (aşırı kibir) gibi ifadelerde supreme kelimesi olumsuz bir anlamda kullanılır.

Supreme kelimesinin eş anlamlıları:

  • Paramount
  • Ultimate
  • Highest
  • Greatest
  • Best
  • Superior
  • Preeminent
  • Eminent
  • Distinguished
  • Notable

Supreme kelimesinin zıt anlamlıları:

  • Inferior
  • Lesser
  • Lower
  • Worst
  • Poorest
  • Subordinate
  • Insignificant
  • Unimportant
  • Trivial
  • Petty

Supreme kelimesinin örnek cümleleri:

  • The Supreme Court has ruled that the death penalty is unconstitutional. (Yüksek Mahkeme, ölüm cezasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi.)
  • The President is the supreme commander of the armed forces. (Başkan, silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır.)
  • The supreme goal of life is happiness. (Hayatın en yüce amacı mutluluktur.)
  • The supreme sacrifice is to die for one’s country. (En büyük fedakarlık, ülkesi için ölmektir.)
  • The supreme authority in the Church is the Pope. (Kilise’deki en yüksek otorite Papa’dır.)
  • The company’s supreme goal is to provide excellent customer service. (Şirketin en yüce amacı, mükemmel müşteri hizmeti sunmaktır.)
  • The athlete’s supreme achievement was winning the gold medal. (Sporcunun en büyük başarısı altın madalya kazanmaktı.)
  • The artist’s supreme masterpiece was the painting “Mona Lisa”. (Sanatçının en büyük başyapıtı “Mona Lisa” adlı tabloydu.)
  • The scientist’s supreme discovery was the theory of relativity. (Bilim insanının en büyük keşfi görelilik teorisiydi.)
  • The politician’s supreme ambition was to become President. (Politikacının en büyük hırsı Başkan olmaktı.)

Yayımlandı

kategorisi