Türkçe sözlüklerde "Sürüklemek" ifadesini detaylı bir şekilde araştırdık...
Kısaca "Sürüklemek" ne demek?
-
Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek
Örnek:Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz
-
Akarsu alıp götürmek
Örnek:Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan
-
İstekli olmayan birini bir yere götürmek, getirmek
Örnek:Seni bırakmam vallahi diyor ve bazen gittiği yerlere bile onu sürükleyip götürmek istiyordu. Y. K. Karaosmanoğlu
-
Bir kimseyi, bir işi yapmaya zorlamak.
-
Kötü bir duruma, sona doğru götürmek
Örnek:Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti. S. F. Abasıyanık
-
İlgi uyandırarak bırakamayacak duruma getirmek, çok ilgilendirmek
Örnek:… benim çağdaşlarımdan kim bilir kaç bin genci bahtiyar rüyalara sürüklemiştir. Y. Z. Ortaç
Sürüklemek nedir? İlişkili sözcükler
- Mıhlamak: Mıhla tutturmak, çakmak, çivilemek. Birini silahla yaralamak veya öldürmek. devamı...
- Becermek: Güç görünen bir iş veya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek Örnek: Becerebilsek şarkı da söyleyeceğiz. R. N. Güntekin Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek. Irzına geçmek, kirletmek. devamı...
- Ağzına Sıçmak: 1) birini çok kötü duruma sokmak; 2) bir şeyi, bir işi işe yaramaz duruma getirmek, bozmak. devamı...
- Duman Attırmak: Kötü duruma düşürmek, birini yıldırmak, korkutmak. Argo kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak: Ama yerine göre karşısına dikilenlere de duman attırır. -R. N. Güntekin. devamı...
- çarpıtmak: Çarpık duruma getirmek Örnek: Sağ gözünü şakağa doğru gerip çarpıtarak korkunç bir şekle sokmuştur. R. N. Güntekin Yanlışa ve kötü duruma götürmek Örnek: Örnek tutarlı olmazsa, kimseyi düzeltemez / Tutarlı olmayan örnek herkesi çarpıtır. T. Oflazoğlu Gerçek anlamından saptırmak. devamı...
- Bludgeon S.o. Into Doing S.t.: Birini bir şey yapmaya zorlamak. devamı...
- Ambale: “Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak, fazla gaz vererek otomobili çalışamaz duruma getirmek” anlamlarındaki ambale etmek ve “çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek” anlamındaki ambale olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. devamı...
- Yakıştırmak: Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak Örnek: Yakışıklı, orta boylu, giydiğini kendisine yakıştırır, kendini saydırabilir bir adam. M. Ş. Esendal Uygun ve yerinde görmek, iyi karşılamak Örnek: Ancak kızı o oğlana bir türlü yakıştıramadı. T. Buğra Uydurmak. devamı...
- Parlatmak: Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak Örnek: Derdini anlayan birini bulmak sevinci küçük gözlerini parlatmıştı. H. E. Adıvar İçki içmek. Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek. devamı...
- Force S.o. At Gunpoint: Tabancayla/Tüfekle birini zorlamak. devamı...
Sürüklemek ne demek sözlük anlamı nedir sorusunu farklı sözlüklerden yararlanarak yanıtladık. Paylaştığımız bilgilerde eksik veya hatalı bir şey var ise, buraya tıklayarak bize bildirebilirsiniz.