treat
İngilizce Anlamı:
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
Türkçe Anlamı:
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
- (birini veya bir şeyi) belirli bir şekilde ele almak veya davranmak.
Örnekler:
- He treated her with kindness and respect. (Ona nazik ve saygılı davrandı.)
- The doctor treated the patient with antibiotics. (Doktor hastayı antibiyotiklerle tedavi etti.)
- The teacher treated all the students fairly. (Öğretmen tüm öğrencilere adil davrandı.)
- The government treated the protesters harshly. (Hükümet protestoculara sert davrandı.)
- The company treated its employees well. (Şirket çalışanlarına iyi davrandı.)
- The parents treated their children with love and care. (Ebeveynler çocuklarına sevgi ve ilgiyle davrandılar.)
- The friends treated each other with respect and understanding. (Arkadaşlar birbirlerine saygı ve anlayışla davrandılar.)
- The neighbors treated each other with kindness and helpfulness. (Komşular birbirlerine nazik ve yardımsever davrandılar.)
- The colleagues treated each other with cooperation and teamwork. (Meslektaşlar birbirlerine işbirliği ve takım çalışmasıyla davrandılar.)
- The strangers treated each other with politeness and courtesy. (Yabancılar birbirlerine nezaket ve nezaketle davrandılar.)
İlgili Kelimeler:
- treatment (tedavi)
- treaty (anlaşma)
- treasure (hazine)
- tree (ağaç)
- trend (eğilim)
- trial (duruşma)
- tribe (kabile)
- trick (hile)
- trip (gezi)
- trophy (kupa)