unbearable ne demek

Unbearable: Katlanılamaz, Dayanılmaz

Anlamı:

  • Katlanılamayacak kadar kötü veya rahatsız edici olan bir şey.
  • Dayanılmaz bir acı veya sıkıntı veren bir şey.
  • Çok zor veya sıkıcı olan bir şey.

Örnekler:

  • The heat was unbearable. (Sıcaklık dayanılmazdı.)
  • The pain was unbearable. (Acı dayanılmazdı.)
  • The boredom was unbearable. (Sıkıntı dayanılmazdı.)

Zıt Anlamları:

  • Bearable (Katlanılabilir)
  • Tolerable (Hoşgörülebilir)
  • Endurable (Dayanıklı)

Kökeni:

Unbearable kelimesi, “taşımak” anlamına gelen “bear” fiilinden türemiştir. “Un-” ön eki, “değil” anlamına gelir. Bu nedenle, unbearable kelimesi “taşınamıyor” veya “dayanılamaz” anlamına gelir.

Kullanımı:

Unbearable kelimesi, genellikle olumsuz bir anlamda kullanılır. Bir şeyin çok kötü veya rahatsız edici olduğunu vurgulamak için kullanılır. Örneğin, “The heat was unbearable.” cümlesi, sıcaklığın çok yüksek ve dayanılmaz olduğunu ifade eder.

Unbearable kelimesi, bazen de bir şeyin çok zor veya sıkıcı olduğunu vurgulamak için kullanılır. Örneğin, “The boredom was unbearable.” cümlesi, sıkıntının çok fazla ve dayanılmaz olduğunu ifade eder.

Eş Anlamlıları:

  • Intolerable (Hoşgörülemez)
  • Insufferable (Dayanılmaz)
  • Unendurable (Dayanılamaz)

Zıt Anlamlıları:

  • Bearable (Katlanılabilir)
  • Tolerable (Hoşgörülebilir)
  • Endurable (Dayanıklı)

Örnek Cümleler:

  • The pain was unbearable, and I had to go to the hospital. (Acı dayanılmazdı ve hastaneye gitmek zorunda kaldım.)
  • The heat was unbearable, and we had to stay inside all day. (Sıcaklık dayanılmazdı ve bütün gün içeride kalmak zorunda kaldık.)
  • The boredom was unbearable, and I couldn’t wait for the day to end. (Sıkıntı dayanılmazdı ve günün bitmesini bekleyemedim.)
  • The traffic was unbearable, and it took me hours to get home. (Trafik dayanılmazdı ve eve gitmem saatler sürdü.)
  • The noise was unbearable, and I couldn’t sleep all night. (Gürültü dayanılmazdı ve bütün gece uyuyamadım.)

Yayımlandı

kategorisi