tall
Sıfat
- Uzun boylu, uzun.
- Yüksek, uzun.
- Büyük, geniş.
- Önemli, büyük.
- Zor, zorlu.
Örnekler
- He is a tall man. (O uzun boylu bir adamdır.)
- The building is tall. (Bina yüksektir.)
- The mountain is tall. (Dağ yüksektir.)
- The problem is tall. (Problem büyüktür.)
- The task is tall. (Görev zordur.)
Zarf
- Uzun bir şekilde, uzun boylu.
- Yüksek bir şekilde, yüksek sesle.
- Büyük bir şekilde, geniş bir şekilde.
- Önemli bir şekilde, büyük bir şekilde.
- Zor bir şekilde, zorlu bir şekilde.
Örnekler
- He walked tall. (Uzun boylu yürüdü.)
- He spoke tall. (Yüksek sesle konuştu.)
- He laughed tall. (Geniş bir şekilde güldü.)
- He thought tall. (Önemli bir şekilde düşündü.)
- He worked tall. (Zor bir şekilde çalıştı.)
İsim
- Uzun boylu kişi.
- Yüksek yapı.
- Büyük şey.
- Önemli şey.
- Zor şey.
Örnekler
- He is a tall. (O uzun boylu bir kişidir.)
- The building is a tall. (Bina yüksek bir yapıdır.)
- The mountain is a tall. (Dağ büyük bir şeydir.)
- The problem is a tall. (Problem önemli bir şeydir.)
- The task is a tall. (Görev zor bir şeydir.)
Fiil
- Uzun boylu olmak.
- Yüksek olmak.
- Büyük olmak.
- Önemli olmak.
- Zor olmak.
Örnekler
- He talls. (O uzun boylu.)
- The building talls. (Bina yüksek.)
- The mountain talls. (Dağ büyük.)
- The problem talls. (Problem önemli.)
- The task talls. (Görev zor.)
Eş anlamlılar
- Long
- High
- Large
- Great
- Difficult
Zıt anlamlılar
- Short
- Low
- Small
- Little
- Easy