Precip: Fiil
Anlamı:
- (bir şeyi) aniden veya beklenmedik bir şekilde meydana getirmek veya neden olmak.
- (bir şeyi) hızla veya ani bir şekilde düşürmek veya atmak.
- (bir şeyi) bir çözeltiden veya süspansiyondan çöktürmek.
- (bir şeyi) hızla veya ani bir şekilde yoğunlaştırmak.
- (bir şeyi) hızla veya ani bir şekilde soğutmak.
Örnekler:
- The news of the accident precipitated a panic. (Kazanın haberi paniğe yol açtı.)
- The pilot precipitated the plane into the sea. (Pilot uçağı denize düşürdü.)
- The chemist precipitated the silver chloride from the solution. (Kimyager gümüş klorürü çözeltiden çöktürdü.)
- The cold weather precipitated the formation of ice crystals. (Soğuk hava buz kristallerinin oluşumunu hızlandırdı.)
- The doctor precipitated the patient’s fever by giving him a cold bath. (Doktor hastaya soğuk banyo yaptırarak ateşini düşürdü.)
Türkçe Anlamı:
- çökeltmek
- hızlandırmak
- yoğunlaştırmak
- soğutmak
Örnekler:
- Kimyager gümüş klorürü çözeltiden çöktürdü.
- Soğuk hava buz kristallerinin oluşumunu hızlandırdı.
- Doktor hastaya soğuk banyo yaptırarak ateşini düşürdü.
Precip: İsim
Anlamı:
- aniden veya beklenmedik bir şekilde meydana gelen olay.
- hızla veya ani bir şekilde düşen veya atılan şey.
- bir çözeltiden veya süspansiyondan çöken madde.
- hızla veya ani bir şekilde yoğunlaşan madde.
- hızla veya ani bir şekilde soğuyan madde.
Örnekler:
- The accident was a tragic precip. (Kaza trajik bir olaydı.)
- The pilot’s precip into the sea was a heroic act. (Pilotun denize düşmesi kahramanca bir hareketti.)
- The silver chloride precip was a white powder. (Gümüş klorür çökeltisi beyaz bir tozdu.)
- The ice crystals were a beautiful precip. (Buz kristalleri güzel bir yoğunlaşmaydı.)
- The cold air was a welcome precip. (Soğuk hava hoş bir soğumaydı.)
Türkçe Anlamı:
- çökelti
- yoğunlaşma
- soğuma
Örnekler:
- Gümüş klorür çökeltisi beyaz bir tozdu.
- Buz kristalleri güzel bir yoğunlaşmaydı.
- Soğuk hava hoş bir soğumaydı.