yuva

  1. Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak

    Örnek:

    O zamanlar … mezarlıkların serviliklerine gizlenen eski bülbül yuvaları meşhurdu. A. Ş. Hisar

  2. Genellikle ailenin oturduğu ev

    Örnek:

    İnsanın kendi yuvasından daha sıcak … ve samimi; hiçbir yer olmazdı. S. F. Abasıyanık

  3. İki buçukla dört yaş arası çocukların bakıldığı, okul öncesi eğitim kurumu.

  4. Kimsesizlere veya yoksullara yardım etmek ve onları barındırmak amacıyla açılan yer.

  5. Bir şeyin içinde yerleşmiş olduğu veya yerleştirildiği oyuk.

  6. Bazı kötü nitelikli kimselerin çok bulunduğu, toplandığı yer.

  7. Bir şeyin öğretildiği yer.

  8. Bir şeyin çok bulunduğu yer.

  9. Elektrik akımını almak için fişin sokulduğuyuva; fişyuvası.

  10. Aynı unsurlardan oluşan küme, özellikle hücrelerin kendilerine yabancı bir dokuda birikmesiyle oluşan kümelenme. Kimi neoplastik ve hamartomatöz dermatozislerde, en çok epidermis ve/veya dermis içindeki hücrelerin sınırlı gruplaşmasında görülür.

  11. Kuşların, yumurtlamak ve yavruların büyütmek üzere hazırladıkları yatak, kuş yuvası veya barınağı.

  12. Üç ve dört yaşlarındaki çocuklar için açılan ve genellikle gündüzleri çalışan kadınların çocuklarını sabah bırakıp akşam aldıkları okulöncesi eğitim kurumu.


Yayımlandı

kategorisi