restrained

restrained

İngilizce Anlamı:

  1. (bir kişi veya hayvanın) hareketlerini veya davranışlarını kontrol altında tutmak
  2. (bir şeyin) aşırı veya aşırı olmaması
  3. (bir duygu veya ifade) ölçülü veya sakin

Türkçe Anlamı:

  1. (bir kişi veya hayvanın) hareketlerini veya davranışlarını kontrol altında tutmak
  2. (bir şeyin) aşırı veya aşırı olmaması
  3. (bir duygu veya ifade) ölçülü veya sakin

Örnekler:

  • The police officer restrained the suspect with handcuffs. (Polis memuru şüpheliyi kelepçeyle tuttu.)
  • The dog was restrained by its leash. (Köpek tasmasıyla tutuluyordu.)
  • The speaker’s tone was restrained and calm. (Konuşmacının tonu ölçülü ve sakindi.)
  • The company’s growth was restrained by the economic downturn. (Şirketin büyümesi ekonomik gerileme nedeniyle sınırlandırıldı.)
  • The government’s response to the crisis was restrained and cautious. (Hükümetin krize verdiği tepki ölçülü ve ihtiyatlıydı.)

restrained kelimesiyle ilgili diğer ifadeler ve anlamları:

  • restrainedly: ölçülü veya sakin bir şekilde
  • restraint: kontrol veya sınırlama
  • unrestrained: kontrolsüz veya sınırsız

restrained kelimesiyle ilgili eş anlamlılar:

  • controlled
  • limited
  • moderate
  • reserved
  • subdued

restrained kelimesiyle ilgili zıt anlamlılar:

  • unrestrained
  • excessive
  • extreme
  • wild
  • uncontrolled

restrained kelimesinin kullanıldığı cümle örnekleri:

  • The police officer used restrained force to subdue the suspect. (Polis memuru şüpheliyi etkisiz hale getirmek için ölçülü güç kullandı.)
  • The company’s growth was restrained by the economic downturn, but it is expected to pick up again in the coming months. (Şirketin büyümesi ekonomik gerileme nedeniyle sınırlandırıldı, ancak önümüzdeki aylarda tekrar hızlanması bekleniyor.)
  • The government’s response to the crisis was restrained and cautious, but it was criticized by some for not being aggressive enough. (Hükümetin krize verdiği tepki ölçülü ve ihtiyatlıydı, ancak bazıları tarafından yeterince agresif olmadığı için eleştirildi.)
  • The speaker’s tone was restrained and calm, even though he was talking about a very emotional topic. (Konuşmacının tonu ölçülü ve sakindi, çok duygusal bir konudan bahsediyor olmasına rağmen.)
  • The dog was restrained by its leash, but it still managed to bark and lunge at the other dogs. (Köpek tasmasıyla tutuluyordu, ancak yine de diğer köpeklere havlıyor ve saldırıyordu.)

Yayımlandı

kategorisi